13 Şubat 2016 Cumartesi

BİR BULUŞMA HİKAYESİ


Eğer o kimseyle görüşmek istersen ve o kimseyle buluşmak için randevulaşırsan

Bil ki,

O kimse konuşulan yerde olacaktır,

Oraya gittiğinde o kimseyi yüzündeki durgun gülmesinden tanıyabilirsin,

Bahar aylarından nisan güneşi gibi, 

Sokak çocuklarının yüzündeki gülmeler gibi,

Elbisesine vaziyetine aldırma,

Eğer geç kalırsan üzülme,

O kimse bekler,

Yağmur kar fırtına ayaz içerisi dışarısı demez bekler,

O'nun beklemesi iki saattir,

İki saati geçmeden haber verirsen ve beklemesini istersen, 

Gelinceye kadar seni yine bekler,

Eğer haber vermezsen, 

Bil ki, 

İki saatten sonra o kimseyi orada bulamazsın,

Buluşma yerine varınca,

O kimseyi, 

Ya bir ağacın dalından tutarken,
 
Ya bir ağacın gövdesine omuzunu dayayıp yaslanırken, 

Ya da bir ağacın gölgesinde oturup dinlenirken görebilirsin,

Ya da bir denizin kıyısında dururken, 

Denize, dalgalara, martılara bakarken,

Ya da gökyüzüne, bulutlara, aya, güneşe, yıldızlara bakarken,

Ya da elinde insanların üzerine basıp geçip kirlettiği dalından düşmüş kuru bir yaprağın tozlarını silerken,

O kimseyi görünce içinden geldiği gibi davran,

Tüm hesaplarını, protokol kurallarını geride bırak,

İster git boynuna sarıl, istersen git tekme tokat vur,

O kimsenin tepkisi aynı olur sana,

Çekinme,

Eğer içinden boynuna sarılmak ya da vurmak gelmiyorsa, 

Sadece uzaktan bakıp dönebilirsin de,

O kimse niye geldin niye gittin diye sana bir şey sormaz,

O kimsenin sitemi yoktur,

Eğer içinden merhaba demek selam vermek gelirse, 

Git  merhaba de selam ver, 

O kimse hemen merhabana karşılık verir selamını alır,

Eğer hiçbir şey konuşmadan sadece yanında oturmak, durmak istiyorsan, 

Git yanına otur, yanında dur,

O kimse senin konuşmanı bekler, 

Konuşmak istersen içinden geldiği gibi konuş,

Ne söylersen söyle o kimse seni dinler,

Yok eğer konuşmak istemeyip susmayı tercih edersen, 

O kimse de bir süre daha seninle beraber susar,

Sonra, 

Ya konuşmaya başlar,

Denizleri, dalgaları, martıları, ağaçları, bulutları, gökyüzünü, ayı, güneşi, yıldızları anlatır,

Ayazı, soğuğu, sıcağı, karı, fırtınayı, havhavları, miyavları, kuşları, karıncaları anlatır,

Kalabalıkları, yalnızlıkları, insanları anlatır,

Hislerini anlatır,

O kimsenin geriye sözü yoktur,

O kimsenin cümleleri kısa kısadır, 

Biraz kopuk kopuk,

Konudan konuya karışıktır,

Ancak,

O kimse bütünü anlatır,

Eğer yanında duruyorsan o kimse elini tutar,

Hiçbir şey konuşmadan bir kaç dakika devam eder,

O bir kaç dakika içerisinde kelimelerin yetemeyeceğinden daha çok şey anlatır,

O kimse duygularını paylaşır,

Eğer yanında oturuyorsan o kimse ellerinden tutar ve dönüp gözlerinin içerisine bakar,

Önce uzun bir süre soluksuz nefes alıp vermeden bakar,

Bakarken gözleri biraz daha açılır,

Bir ya da bir kaç nefes süresince bakmaya devam eder,

Yüzündeki gülmeleri baharlardaki nisan güneşinden mayıs  güneşine döner,

Şefkatle ellerinden tutulan sokak çocuklarının yüzlerindeki gülmeler gibi,

O an için aylar an,
Sözler kelimeler yavan olur,

O kimse bir söz söyler,

Sevgiyle,

Eğerler bitmez,

Hikayenin bu kısmı haziran, temmuz, ağustos, eylül, ekim,

Her ay, her mevsim devam eder,

Eğer o kimse randevu vermezse,

Sen ara bul,

Şehrin sokaklarında,

Git sokak çocuklarının yanında dur,

Onlarla beraber otur,

Ellerinden tut,

Gözlerinin içine bak,

O kimsenin,

Gülmelerini sokak çocuklarının gülmelerinde,

Gözlerini sokak çocuklarının gözlerinde,

Ellerini sokak çocuklarının ellerinde,

Yüreğini sokak çocuklarının yüreğinde bul,

Bu senin aşkın olsun,

Her kapıyı çal,

Açılsın,

Evler sokak çocuklarının evleri olsun,

Yuvalar sokak çocuklarının yuvası olsun,

Sofralar sokak çocuklarının sofraları olsun,

Gerekirse sofralar sokaklara kurulsun,

Camiler, havralar, kiliselerin gereksiz süsleri eksik olsun, 

Kapıları sokak çocuklarına açılsın,

Okullar sokak çocuklarının kayıtsız okulu olsun,

Gerekirse sınıfların düzeni bozulsun,

Sen her sokak çocuğunda o kimseyi bulacaksın,

Bir martıya simit atarken, 

Bir havhavın yanında sarılmış uyurken, 

Bir ağacın gölgesinde otururken,

Şehrin parklarında anne babaların ellerinden tuttuğu çocukları seyrederken,

Onlara anne ol,
Onlara yuva kur,

Sokak çocukları aşkın senin,

Her çocuğun sesinde o kimseyi duyarsın,

Her çocuğun gözünde o kimseyi görürsün,

Her çocuğun gülmesinde o kimsenin gülmesiyle gülersin

Her çocuğun elinde o kimsenin sıcaklığını hissedersin,

Aşkını kaybetme,

Yok illa da o kimse dersen,

O kimse sana gelir,

Haziran temmuz,
Ağustos eylül ekim,

Her mevsim,

Eleri sıcak ya da soğuk,

O kimse sana gelir,

Çiçekleri gülleri koparmak istemez,

Belki de elinde kuru bir yaprak,

O kimse sana gelir,

O kimse şimdi bir sokak çocuğudur,

Sevgiyle,


Hiç yorum yok: