28 Haziran 2011 Salı

ESRA İLE Mİ'RAÇ

14 Haziran 2011 Salı

SULARIN SABRI

SULARIN SABRI'
…………............

Aynaların olmadığı bir dünya gibiydi'

Gelinlerin çeyizlerinde yuvarlak ayaklı aynalar olurdu'

Babalar traş olurken kullanırdı zaman zaman'

Bir de küçücük cep aynaları' ama onlarda herkeste olmazdı'

Bakınca yüzünün tamamını bile göremezdin'

Evlerin pencereleri cam olanları da pek azdı'

Pencerenin karşısına geçip kendine bakmak da biraz ayıplanırdı'

Ayrıca tek parça da değillerdi'

Bakınca kendini sanki biraz parçalanmış gibi görürdün'

Madende bazen düz parlak taşlar çıkardı'

Tozlarını silince ayna gibi olurdu'

Taşlara da bakınca siyah beyaz fotoğraf gibi görebilirdin kendini'

Su içmek için gözelerin başına varınca'

Gözelerde en net görebilirdin kendini'

Kap yok bardak yok yanında'
Avuçlarınla içsen gözeyi bulandırabilirsin'

Ayrıca gıdım gıdım suyla kişi suya nasıl kana'

Diz üstü çökersin'
Ellerini de gözenin kenarlarına koyarsın'

Gözeye doğru yavaşça yüz üstü eğilirsin'

Gözenin içerisinden de birisi sana doğru eğilir'

İşte o sensin'

Kendini durgun pırıl pırıl saf sularda görebilirsin canlı gibi'
........

Duru gözelerden suyumuzu içelim mi'
........

Biraz daha eğilmelisin huşu ile gözeye doğru'

Dudaklarını hafifçe suya değdirmelisin' 
Sevgilini öper gibi'

Gözenin içerisindeki senle de dudak dudağa gelirsin' İşte o an'

Kendimizi sevip öper miyiz' Hararetle kavuşmuş aşıklar gibi'

Suyu içine çek' 
İç kana kana'
Harika'

İşte su böyle içilir gözelerden'
Kapsız el değmeden bir şeylere değmeden hiçbir şeyler bulaşmadan'

Saf temiz pırıl pırıl masum sudeler gibi'
….......

Gözelerden su içerken kendinle de yüzleşirsin'
Rabbe secde eder gibi'

Bütün dikkatini susuzluğunu gidermeye verirsin' 
İhlasla gözeyi bulandırmadan'

Gözeyi içine çekerken kendini de içersin su gibi'

Yüreğinde hissedersin yeniden kendini'

Suların her hali gibi bulursun dengeni'

Kendiliğinden çıkar sular gözelerden' 

Fıtrat gibi'

Kesilir kurur ama kendi kendini bulandırmaz'

Sudeler gibi'

Biz gibi'
Hepimiz gibi'
...........

Sular'

Hayatın kendisi gibi'

Yerin altında yerin üstünde havada her yerde' 
İçimizde'

Kirlerden arındırıp temizleyen' 
Ateşlerimizi söndüren'
Susuzluğumuzu gideren sular'

Her yere girip çıkabilen'
İncelip kılcal damarlardan bile kolaylıkla geçebilen sular'

Büzüşen genleşen sabit duran donup buz kesen buharlaşıp uçabilen sular'

Kızılötesi ışınları çözüp ayıran' 
Üzerinde en ağır yükleri bile kolaylıkla taşıyabilen sular'

Sevgiyle her avuca gelen'
Tüm kalplere rahatlıkla girebilen sular'

İçindeki coşkuya heyecana rağmen' 
Öylesine sakin durgun sular'

Baskılar altında asla ezilmeyen' 
Gücüne hiçbir gücün erişemediği sular'

Her halde dahi kendini koruyabilen sular'

İliklerimize kadar işlemiş'
Beyinlerimizden atamadığımız sular'

Soğuğuyla sıcağıyla' 
Acısıyla tatlısıyla' 
Her tadı her rengi üzerinde taşıyabilen sular'
...........

Sudeler'

Gözelerden damlalar gibi'
İçerisinde gözeleri taşıyan damlalar gibi'

Gözlerimiz'
Gözbebeklerimiz'

Canlarımız' 
Canımızın içi'

Sudeleri okuyalım'

Bir kitabı baştan sona okur gibi'

Ya da aynı kitabı sondan başa okur gibi'

Sayfaları yukarıdan aşağı okur gibi' 

Ya da aynı sayfaları aşağıdan yukarı okur gibi'

Satırları soldan sağa okur gibi'

Ya da aynı satırları sağdan sola okur gibi'

Yazılmış bir kitabı okur gibi' 

Ya da henüz yazılmamış tüm kitapları okur gibi'

Şarkılar gibi' 
Nakaratlar gibi'

Dura dura uzata uzata' 
Tekrar tekrar okuyalım'

Sudelerin her biri bir okul'

Renkleri dilleri farklı farklı ama' 
Hepsi temiz pırıl pırıl berrak'
.........

Sudeler'

Güneşli bir günde alnımıza düşen damlalar gibi'

Bembeyaz karların altından eriyip akan sular gibi'

Gözeler dereler gibi'

Çaylar ırmaklar nehirler gibi'

Denizler okyanuslar gibi'

Bulutlar yağmurlar gibi'

Sudeler'

Sular içinde sular gibi'

İçimizdeki sular gibi'

Biz gibi'
Hepimiz gibi'
..........

Sudeleri içelim'

Gözelerdeki sular gibi içimize çekelim'

Kana kana kendimizi içelim'

Suların gizemini bilelim'

Sudelerin gizemini bilelim'

Kendimizi bilelim'

Sudeleri iç' 

İç kana kana'

İç iç' 
Ama asla bulandırma'

İçelim ki Sudeler gibi masum'
Pak olabilelim'
.........

Nerden geldi' 
Niye geldi' 
Nasıl geldi'

Sorular içinde sorular' 
Yangın içinde yangın gibi'

Bir yokuşu yukarıdan aşağıya inmek gibi'

Ya da aynı yokuşu tekrar tekrar yukarıya çıkmak gibi'

En parlak yıldızların sönmesi gibi'

Ya da en karanlık noktaların ışıl ışıl parlaması gibi'

Çaresizliğe çare gibi'

Felaketlere çare gibi'

Yüreklerdeki ateşlere çare gibi'

Hayat gibi' 
Ölüm gibi'
Yeniden diriliş gibi'

Hesap gibi'
Ceza gibi'
Mükafat gibi'

Alevlendirilen cehennem gibi'
Yaklaştırılan cennet gibi'

Sudeler'

İçimizdeki gözeler gibi'

İçelim' 
içelim'

Hararetlerimizi dindirsin'
Hasretlerimizi gidersin'
….......

Genelin kabulü yanlış olmaz mı'
Anlayışlarımız genel kabuller midir'

Yerleşmiş oturmuş sahiplenilmiş anlayışlar'

Neye dayanır'
Nerelerden beslenir'

Bilinmiş gerçekler mi'
Elçilerin haberleri mi'
Gözlemler mi'

Kabul edilmiş ya da ettirilmiş kurallar mı'

Yap boz kazanılmış tecrübeler mi'

Yoksa hepsi mi'

Neden' 
Niçin' 
Nasıl' 
Acaba'

Sordukça sormak gibi'
Sordukça öğrenmek gibi'

Yaşadıkça öğrenmek gibi'
Öğrendikçe yaşamak gibi'

Kelimeleri kavramları kitapları anlamak gibi'

Her keşfi her yeni buluşu anlayabilmek gibi'

Kainatı anlayabilmek gibi'

Kendimizi anlayabilmek gibi'

En uzak yıldızlara ya da içimize bitmeyen bir seyahat gibi'

Hakikatı aramak gibi'

Sabrı aramak gibi'
.........

Sudeler'

Gözelerden kopup gelen damlalar gibi'

Gözeleri içerisinde taşıyan damlalar gibi'

Sudeler'

Bir damla su gibi'

Bir damla su suların hepsi gibi'

Sudelerin sabrı insanlığın sabrı gibi'

Sabır' 
Sudeleri okuyabilmektir'

Sabır' 
Sular gibi her tadı her rengi taşıyabilmektir'

Sabır' 
Sular gibi her halde dengeyi koruyabilmektir'

Sabır' 
Sular gibi atılan taşları sevgiyle yutabilmektir'

Sabır' 
Sular gibi en dar geçitlerden kolaylıkla geçebilmektir'

Sabır' 
Sular gibi en sarp yerlerden coşkun coşkun akabilmektir'

Sabır' 
Sular gibi en ağır yükleri yorulmadan taşıyabilmektir'

Sabır' 
Sular gibi baskılar karşısında asla boyun eğmemektir'

Sabır' 
Sular gibi en yükseklerden küçülüp küçülüp damla damla inebilmektir'

Sabır' 
Sular gibi ateşleri yangınları söndürebilmektir'

Sabır' 
Sular gibi en kurak çöllere hayat verebilmektir'

Sabır' 
Sular gibi kalplerde beyinlerde yer bulabilmektir'

Sabır' 
Sular gibi olabilmektir'
.........

Suların sabrı mı'

Suların sabrı da suların kendisidir diyelim'

Suların sabrını ne mi taşırır'

Suların sabrını yine kendisi gibi sular taşırabilir'

Sudeleri okudum öyle yazıyordu'
Belki de öyle anladım'

Ne taşlar ne gemiler ne de başka şeyler'

Suların sabrını sadece sular taşırır'

Suların sabrını bir damla su taşırabilir'

Saf temiz pırıl pırıl gözelerin damlaları'

Bebelerin gözlerinden akan damlalar'

Sudelerin gözlerinden akan damlalar'

Bebelerin gözyaşları hepimizi boğar'

Yer gök masum bebelerle birlikte ağlar'

Herkes korksun'

Sudelere kimse dokunmasın'
..........

Sevgiyle'




1 Haziran 2011 Çarşamba

CANIM BABAM

O gün attığım sevinç çığlıkları, 
Bugün tutamadığım gözyaşları,

Meşe ağaçlarındaki kozaları görünce,
Çocuklara getirip göstermek istemiştim,

Ağaçların dallarından sadece kozaları değil,
Anıları da beraber toplamıştım,

Akşam eve gelmeden ofise çıkmış,
Kozaları masanın üzerine koymuştum,

İçlerinden üç tanesini avucuma aldım,
Çeviriyordum öylesine,

Geçmiş günlere gitmiştim,
Taa çocukluğuma,

En güzel günlerime,

Bir o günleri düşünüyordum,
Bir de bu günleri,

Gözlerim yaşarmıştı,
Kendiliğinden birden akmaya başladı,

Gözeler gibi,
Tutamıyordum,

Babamı düşünüyordum,

O an şu kelimeler dökülmüştü,
Gözyaşları gibi dilimden,

''Şu an elimde üç tane meşe kozası,
Madenden dönen babamın cebinde saklayıp getirdiği,

Çocukluğumun en güzel hatırası,

O gün attığım sevinç çığlıkları,
Bugün tutamadığım göz yaşları,

Canım babam''

Akşam eve gidince, diğer kozaları çocuklara vermiştim,
İşte bakın küçükken bu kozalarla oynardım,

Şöyle şöyle,

Şimdi çocukların oyuncakları tabiki daha farklı,
Ancak çocuklar her zaman ve her yerde aynı,

Çocukluk işte,
..........................

Bugün sevinç çığlıkları belki atamıyorum ama,
Yine göz yaşlarımı tutamıyorum,

Canım Babam,

Sessiz ve derinden iç çekerek bin bir hatıranı,
Meleklerle paylaşırken,

Canım Babam,

Sen o adam değilsin benim babamsın,
Sevinçten göz yaşlarımı tutamıyorum,

Canım Babam,

Herkesten önce melekler getirmişti haberini,
Bir müjde gibi onun göz yaşları,

Canım Babam,

Uzanmış yatarken pak bedeninle,
Yine beraber meşe dallarından neşeyle koza topluyorduk,

Canım Babam,

Uzun siyah çizmeler ayağında bembeyaz karların üzerine basmadan,
Bana akide getiriyordun,

Canım Babam,

''Sesime gel, Sesime gel'' diye,
Torunlarınla baş ucunda haykırdık seni,

Canım Babam,

Cesurluğunu çalışkanlığını konuşurken herkes,
Beraber nal kesiyorduk büyük makas çekiçle,

Canım Babam,

Morgun tavası elime değdi ama üşütmedi,
Sen şimdi orada sıcak sıcak uyu,

Canım Babam,

Bayram sabahı gibi masadaki şekeri aldım,
Sana geldim tatlı tatlı,

Canım Babam,

Dokundum hafiften terlemiş gibiydin,
Kor ateşimi hemencecik söndürdün,

Canım Babam,

İlk defa sende şahit oldum son kez yıkanırken,
Topraga sulara karismadan,

Canım Babam,

''Ne kimsesizler var elini tutacak yok sahibi'' diye konuşunca görevli,
İçim yandı sanki,

Canım Babam,

Teneşirde yatanın acısı değildi kimsesizlerin acısı,
Kimsesi yok kimsesizler gibi,

Canım Babam,

Bembeyaz kefenine sarılırken yine nasihat ediyordun,
Hafif bir tebessümle yürekten,

Canım Babam,

Sözler kelimeler yetmez,
Babam bitmez,

Canım Babam,
Benim Babam,
..............................

Musalla taşında baş ucunda herkesleri gözledim,
Ortalık sanki bayram yeri gibiydi,

Selamlaşmalar,
Tokalaşıp sarılmalar,

Öğlen namazı vakti yalnız kaldık baş başa,
Torununu çağırdım geldi yanımıza,

O'na ''bir yanımda sen bir yanımda babam'' dedim,
Biraz da tebessümle,

- ''Baba'' dedi,
''Sen neden ağlamıyorsun''

- ''Niçin ağlayayım ki'' dedim,

- ''Hiç kimse de ağlamıyor, sen zaman zamanda gülümsüyorsun''
Dedi,

- Tebessümle karşılık verdim,

Sonra,

- ''Ya sen ölünce ben ağlar mıyım, Ağlarım her halde'' dedi,

- ''Ben ölürsem ağlama, sakın hiç ağlama, sevin'' dedim,

Ne dersin dedesi, sevinsin mi,
………….

''Celal amcaya şahitlik eder misiniz, nasıl bilirdiniz''
Sorunca hoca,

Sende duymuşsundur,
Canım Babam,

Hep bir ağızdan çıkan çoşkuyu,

Omuzlayınca tabutunu önde giden yine sendin,
Yetişemedim,
Canım Babam,

Sana ancak kavuşabildim kabrin içinde,

Umarım yerini beğenirsin,
İncinmemişsindir,
Canım Babam,

Orman kenarı bir dağın yamacı,
Ağaçta dikerim baş ucuna,
Canım Babam,

Ağaçlar da sıra sıra dizildiler,
Kabirde bile yalnız bırakmadılar,
Canım Babam,

Mezarlığa gelince bir an çocukluguma gittim sanki,
Canım Babam,

Hatırlar mısın seninle madene giderken,
Komşu köyden bir çocukla kardaşlık yapmıştın bizi,
Canım Babam,

Birbirimizi çok sevmiştik,

Maden dağlarında biz kardaşlığız diye,
Ellerimizi birbirimizin omuzuna atıp gezerdik,

Soranlara da ''biz kardaşlığız'' derdik,

Herkeste biraz garipserdi,

Sana da çok laf atanlar olurdu,
Ama pek aldırmazdın,
Canım Babam,

Okumamıştın belki ama yüreğinle bakardın bilirdim,
Canım Babam, 

Bunu niye mi anlattım,

Mezarlığın önünde başka bir cenaze arabası daha vardı,
Rengi farklı,

Ama renklerin güzelliğini orada göremedim,

Kardaşlık sanki yok olmuştu,

Sabah morgun önündeki cenaze arabaları da hoş görünmemişti,

Cenaze arabaları da renkli renkli olsun,
Rengarenk hepimiz gibi,

Yolumuz aynı değil mi,
İnsanlık yolu,

Mezarlık ayrımları olmasın,
Kim nerede ölmüşse orada rahmeti toprağı bol olsun,

Hepimiz insanız,
Geldiğimiz yerde belli gittiğimiz yerde,
........................

Köyümüzün en yaşlısı senmişsin bugün öğrendim,
Canım babam,

Mirze emiyi de gördüm,
Ellerinden öptüm,

Sana komşu olmak istediğini söyledi,
Gür bir sesle ''ben hazırım'' dedi,
.........................

Sabah evden çıkarken telefonuma bir mesaj geldi,
''Doğum gününüzü en içten dileklerimizle kutlarız'' diye,

Onlarda mı günleri aylarla karıştırdılar,
Ne dersin,
Canım Babam,

Bugün benim doğum günüm mü,

Akşam bibim, bacımlar beraber otururken,
Onlara da sordum,

Hepsi farklı farklı söylediler,
Kuzuların doğduğu zaman dediler,

Rahmetli anacığım da öyle derdi,
''Yaz öncesi bahar ayları, kuzulamada'' diye,

Yaşamak her şeye rağmen güzel ve her şeye rağmen güzel ölüm,
Canım Babam,

Beni merak etme,
Şimdi ben okumuş cahil oldum,
Canım Babam,

Herkes ağaç dikebilsin,
İyilikler güzellikler açığa çıksın diye,

Dua ediyordum,
Canım Babam,

Bal oğlun,

Sevgiyle,