Biz insanlar hepimiz birbirimize muhtacızdır' ve güzel olan hepimizin birbirine muhtaç olmasıdır'
FİKİRLERİN BEREKETİ'
.....
Düşünüyorum aynı hislerle'
Var olduğumuz için mi'
Var olmak için mi'
Yoksa varlığımızı sürdürmek için mi'
Neyi' ve niçin'
Her şeyi ve her şey için mi'
Nasılı da var tabi'
Hepimiz düşünüyoruz aynı hislerle'
Dünleri' bugünleri' ve yarınları'
Kendimizi' ailemizi' yakınlarımızı'
İçinde yaşadığımız toplumu' ve çevreyi'
Hemen hemen her şeyi'
..
Ve düşünüyorum aynı hislerle' o geceyi'
''Üzerine yorganı iyice çek' yat' uyu' başını da yorgandan dışarı çıkarma'' demişlerdi'
İlk kez bir geceyi yalnız bir başıma dışarıda geçirecektim'
Küçüktüm' küçücüktüm'
Birazcık hemencecik büyüme isteği' birazcık ben de varım duygusu' ve birazcık da korkuyla' yorganı da başımın üzerine iyice çektim'
Fakat uyuyamamıştım'
Ara sıra duyulan havhav sesleri haricinde her şey çok sessizdi'
Zamanın geçip geçmediğini bile tam olarak anlayamıyordum'
Yorganı açsam' dışarı baksam' acaba ne olabilirdi ki'
Daha fazla dayanamadım' yorganı önce hafifçe biraz araladım' ve başımın üzerinden açtım'
Her yer karanlıktı'
Hafifçe döndüm' sırt üstü gökyüzüne baktım'
Gecenin o saatlerinde ilk kez gökyüzünü seyrediyordum'
Gökyüzünde karanlıkta görünen yıldızlar vardı sadece'
O gece uzun uzun yıldızlara bakmıştım'
Öylesine'
Hepsi çok güzeldi'
Özenle hepsi bir bir semayı süslemiş gibiydi'
Yıldızlar' ve ben'
Aramızda hiçbir şey yoktu'
Mesafeler yok denecek kadar azalmıştı'
Uzansam neredeyse hepsini ellerimle tutacak gibiydiler'
...
Gece ve yıldızlar denilince hep o geceyi hatırlarım'
Gökyüzündeki yıldızları her yerde o gecedeki yıldızlar gibi ararım'
Güneşin ötesinde' ışıkların gölgesinde' bulutların ardında' yıldızları hep o gecedeki yıldızlar gibi düşünürüm'
Yıldızları ilk kez o gece saymaya çalışmıştım'
Yıldızların kaydığına ilk kez o gece şahit olmuştum'
Kaybolan yıldızları uzun uzun ilk kez o gece aramıştım'
Yıldızların doğuşunun sevincini doya doya ilk kez o gece yaşamıştım'
Zamanın nasıl geçtiğini bile anlamadan o gece yıldızlarla beraber uyumuştum'
..
Ve düşünüyorum aynı hislerle' o günleri'
''Ambarını doldurmuş ya da ambarı boşalmış hiçbir şey kalmamış'' gibi konuşmaları dinlediğim'
Ambardaki un'un refahın ya da yokluğun bir ölçüsüymüş gibi kullanıldığı o günleri'
Ambardaki un herkes icin çok kıymetliydi'
Elde edilmesi meşekkatli' zahmetli'
Çalışmanın' azmin' sabrın' ve tevekkülün eseri'
Tarlayı taşlarından temizle' herk et' yani tarlayı sür' tohumu serp' sula' biç' harmanla' değirmende öğüt' çuvalla' eve taşı hep sırtında' ambara doldur'
Şükür' şükür' çok şükür'
Ambarında un varsa müreffehsin demektir'
Kelime kelime anlatmaya çalıştım ancak' her işlemin ne kadar yorucu' bir o kadar zahmetli ve emek istediğini rençberlik yapan hemen hemen herkes bilir'
Hele traktör' biçer döver' patos' un fabrikaları yokken' aynı işleri kara saban' bir çift öküz' tırpan' orak' dırmık' gem' yaba' su değirmeni ile yapıldığı düşünülürse'
Ambardaki UN çok kıymetlidir'
Ambardaki UN çok çok değerlidir'
Eğer kışın ortasında ambarındaki un bitmişse' komşularından ya da akrabalarından borç almaktan başka çaren yoktur'
Köylerde komşular ile bir şekilde akrabalık hısımlık bağları da olduğu için' yardımlaşma ve paylaşım hususunda iyidirler'
Ancak yine de en yakınlarına bile un verirken' kendi ambarlarındaki un'un yetip yetmeyeceğini ister istemez düşünürlerdi'
Her yer karla kaplı mevsimi degil' ekin ekemezsin' hemen biçemezsin'
Harmanlayıp öğütemezsin'
Yollar karla kapalı şehre inemezsin'
Ambarına un'u hemen hazır edemezsin'
...
UN'u'
Değirmende dönen taşların arasından akarken'
Çuvallara doldurulurken'
Ambara boşaltılırken'
Ambarın ağzındaki kapak açıldığında akarken'
Her bir tanesini illa görmem gerekiyormuş gibi hayranlıkla izlerdim'
O geceki yıldızları izlediğim gibi'
Öylesine işte'
Emeğin' zahmetin' dayanışmanın' yardımlaşmanın' paylaşmanın' alın terinin eseri'
Bereketin kendisi'
UN'
...
Düşünüyorum aynı hislerle bugünlerimizi'
İnsanlığın' emek verip' zahmetini' meşakkatini çektiği' yorulup ambarına doldurduğu'
UN'u'
Birlesmiş Milletler de insanlığın ambarındaki UN gibi'
Barışı' bereketi çağrıştırıyor'
Fikirlerin bereketini'
İnsanlığın ambarındaki UN gibi' çok değerli' ve çok çok kıymetli'
Kıymetini bilelim' değerini bilelim' koruyalım'
Gözetelim' geliştirelim'
Ehemmiyetsizmiş gibi düşünmeyelim'
Yokmuş gibi hareket etmeyelim'
İnsanlığın' hiçbir zaman yanlışta ittifak etmeyeceğini bilelim'
...
Düşünüyorum aynı hislerle yarınlarımızı'
Yarınların güzelliğini'
İnsan onuruna saygıyı'
Canlara hürmeti'
Yardımlaşmayı'
Paylaşmayı'
Adaleti'
Barışı'
Tüm milletlerin hayırlarda yarışını'
..
Düşünüyorum fikirlerin başlangıcını'
Ön yargısız' baskılardan uzak'
Öz benliğimizden gelen'
Özgürce doğruyu arayan'
Hayata hayat katan'
Temiz prıl pırıl gözeler gibi'
El değmemiş'
Bulandırılmamış'
İçerisine zehirler mikroplar karıştırılmamış'
Sudeler gibi'
...
Düşünüyorum fikirleri'
Sevgi dolu'
İyilikleri barındıran'
Güzellikler yaşatan'
Sabır yüklü'
Hoş görülü'
Anlaşılır'
Olumlu'
Sürekli yapıcı'
Ümit var'
Yarınları hazırlayan'
Her yerde ve daima umudu haykıran'
Üreten' üretmekten mutlu olan'
Bereketler saçan'
En çorak çöllere bile hayat veren'
Issızlıkları canlandıran'
Karanlıkları aydınlatan ışık kaynakları'
...
Düşünüyorum fikirlerin bereketini'
Hayatımızı kolaylaştıran herşey gibi'
Bolluk ve refahın kendisi gibi'
Bilimsel gelişmelerin kendisi gibi'
Teknolojik icatların kendisi gibi'
Huzurun' barışın kendisi gibi'
Sağlığın' sanatın kendisi gibi'
Özgürlüğün' insan haklarının kendisi gibi'
Hukukun kendisi gibi'
Daha güzel yaşanabilir bir çevrenin kendisi gibi'
...
Gözlerimizi' kulaklarımızı' beyinlerimizi' kalplerimizi örten yorganları hafifçe aralamaya ne dersiniz'
Sevgiyle'