Bir masumun göz yaşları hepimizi boğmasın,
Dün yorulmuşum,
Ağaçlar mı,
Bilemiyorum, onlar da yoruluyordur,
Aslında her şey yoruluyor,
Dünya yoruluyor, ay yoruluyor, yıldızlar yoruluyor, güneş yoruluyor..
hepimiz ve her şey yoruluyor,
Bizler çabuk yorulabiliyoruz,
Ağaçların yorulma hızlarını bilemiyorum, dinlenip dinlenmediklerini de,
Biz yorulunca oflayıp puflarız, hatta çok kere yorulmadan oflayıp puflarız,
Gürültü yaparız her fırsatta,
Hepimiz rahatsız olduğumuzu söylesekte, gürültü yapmadan duramayız,
Ağaçlar bizim gibi mi,
Hayır,
Belki kendi aralarında konuşuyor olabilirler,
Hem de hiç,
Bazen ağaçların bize bakışlarını anlayamıyorum,
Zaman zaman bize tebessüm ettiklerini,
Kimi zaman da bize acıdıklarını düşünüyorum,
Fakat ağaçların dostluklarına her zaman güveniyorum,
İki yüzlülükleri, ihtirasları, adam kayırmaları, adam satmaları yoktur,
Duruşları ile de ayrı bir güven veriyorlar,
Kendilerinden çok eminler,
Küçükken, köyde, evimizin yanında, iki tane büyük ağaç vardı,
Eve her giriş çıkışımda, onlara bakar, onları görünce,
kendimi daha bir güvende hissederdim,
Ayrıca mesela tarabyada,
Meydanın boğaz tarafında büyük bir ağaç vardı,
Sanki semti tutup, koruyormuş gibi, ben varım burada diyormuş gibi,
Her meydana inişimde ona bakar, kendimi daha bir güvende hissederdim,
Her karşılaştığımızda bana şefkatle tebessüm ediyormuş gibi gelirdi,
Yanından geçerken illa gövdesine dokunup tokalaşırdım,
Ağaçları mutsuz, daha doğrusu huzursuz olduklarını görüyorum,
Yanılıyor olabilir miyim,
Kalbimin en derin yerinden gelen sesi dinliyorum,
İçimden gelenleri söylüyorum,
Ağaçlar, mutsuz, huzursuz,
Acaba kendileri için mi endişe ediyorlardır,
Kimbilir,
Ayrıca, dünya ile ağaçlar arasındaki birliktelik,
insanlar ile olan birlikteliğinden çok daha eski zamanlara dayanıyormuş,
Aralarında kadim bir dostluk varmış,
Dünya insanlar ile ağaçlar arasında tarafsız gözükse de, olası denge hesaplarında
yukarıdaki iki faktörü hep ağaçlar lehine dikkate alıyormuş,
Dünyanın, insanların alışa gelmiş sürekli aynı hataları yapmalarına müsade etmedigi de bilinen gerçeklerden,
Dünya kendi eko dengesini bugüne kadar nasıl ki korumuşsa, bundan sonrada kararlılıkla koruyacağı muhakkaktır,
Ve bu hususta insanlar arasında hiç bir ayrım gözetmediği de dünyanın teammüllerinden anlaşılmaktaymış,
Bu bilgiler nedense balıklar ile karıncaları hatırlattı,
Hikayeyi hemen hemen herkes bilir,
Yağmurlar yağınca sular yükseliyor,
Balıklar karıncaları yiyor,
Sular çekilince de karıncalar balıkları yiyor,
Nedense agaclar ile insanları,
Balıklar ile karıncalara benzetirim,
SULARIN YÜKSELMESİNDEN KORKUYORUM,
Sebebini de hiç bilmiyorum,
Çocukluğuma gidiyorum, hatırlayabildiğim en en küçüklüğüme gidiyorum,
Sular ile ilgili yaşadığım olumsuz hatıram bile yok,
Sele kapılmadım, boğulma tehlikesi geçirmedim,
Bir anım var, Ama,
Acaba korkumun sebebi olabilir mi,
Küçüklüğümde köyde düğün mü cenaze sonrası mıydı orasını tam hatırlayamıyorum,
Herkes toplanmış caminin yakınındaki bir evin misafir odasında yemek yiyorlardı,
Bizim köyde, hemen hemen her evin, kapısı ayrı, bir misafir odası vardı,
Evin en geniş en güzel döşenmiş yeri misafir odalarıydı,
Sadece misafir geldiği zaman kapısı açılırdı,
Misafir olmadığı zaman genellikle kilitli olurdu,
Neyse,
Kimileri de odanın kapısının önünde dışarıda duruyorlardı,
Ben de aralarındaydım,
Derken birden yağmur yağmaya başladı,
Bazı kimseler evlerine gitti,
Beni de ıslanmayayım diye içeri aldılar,
'Islanma yağmur kessin gidersin' dediler,
İçeri girdim bir kaç sofra kurulmuş insanlar oturmuş yemek yiyorlardı,
Sofraya buyur ettiler,
Dinlemediler, araya zorla sıkıştırdılar,
Çeşit çeşit yemeklerden yedim,
Az bir zaman sonra yağmurun kestiğini söylediler,
Dışarı çıktım eve doğru yürümeye başladım,
Biraz daha yukarı yürüyünce ne göreyim dersiniz,
Neşelendiğimiz ya da hüzünlendiğimiz de gözlerimiz yaşarır ya,
O misal akan bizim dere,
Kimi yerlerde evlerin taa duvarlarına kadar yükselmiş,
Ne var, ne yok, her şeyi alıp götürüyor,
Hiç kimsenin üzerinden geçmesine izin vermiyor,
Kimseyi yanına bile yaklaştırmıyor,
Herkes çaresiz, sadece öylesine uzaktan seyrediyor,
Herkes gibi akan sele bakıyordum öylesine,
Karşı taraftan annem bağırıyor fakat sesini duyamıyordum,
İşaretlerinden 'uzak dur, yaklaşma' dediğini anlayabiliyordum,
Bizim dereye ne olmuştu,
Bir derenin yukarı tarafına, selin gelişine,
Bir de derenin aşağı tarafına, selin gidişine bakıyordum,
Suların ilk defa kanatlanabildiğine de o an şahit olmuştum,
Yanıma gelip, omuzumu tutan ezemi bile fark edememiştim,
Bir süre sonra, derenin öfkesi dinmişti,
Ardında da oldukça derin izler bırakmıştı,
O gün sulara hiç kimsenin güç yetiremeyeceğini,
İnsanların sular karşısında çaresizliklerini de görmüştüm,
Sular sebepsiz mi yükselir,
SULAR SEBEPSİZ YÜKSELMEZ
.................
Dünyanın her hangi bir yerinde ki bir masumun göz yaşları hepimizi boğmasın,
Yer gök o masumla beraber ağlar,
devam edecek..
Dün yorulmuşum,
Ağaçlar mı,
Bilemiyorum, onlar da yoruluyordur,
Aslında her şey yoruluyor,
Dünya yoruluyor, ay yoruluyor, yıldızlar yoruluyor, güneş yoruluyor..
hepimiz ve her şey yoruluyor,
Bizler çabuk yorulabiliyoruz,
Ve hemen dinlenmek isteriz,
Ağaçların yorulma hızlarını bilemiyorum, dinlenip dinlenmediklerini de,
Biz yorulunca oflayıp puflarız, hatta çok kere yorulmadan oflayıp puflarız,
Gürültü yaparız her fırsatta,
Hepimiz rahatsız olduğumuzu söylesekte, gürültü yapmadan duramayız,
Ağaçlar bizim gibi mi,
Hayır,
Ağaçlar sessiz, hem de çok sessiz,
Belki kendi aralarında konuşuyor olabilirler,
Fakat bizleri hiç rahatsız etmiyorlar,
Hem de hiç,
Bazen ağaçların bize bakışlarını anlayamıyorum,
Zaman zaman bize tebessüm ettiklerini,
Kimi zaman da bize acıdıklarını düşünüyorum,
Fakat ağaçların dostluklarına her zaman güveniyorum,
İki yüzlülükleri, ihtirasları, adam kayırmaları, adam satmaları yoktur,
Duruşları ile de ayrı bir güven veriyorlar,
Kendilerinden çok eminler,
Küçükken, köyde, evimizin yanında, iki tane büyük ağaç vardı,
Eve her giriş çıkışımda, onlara bakar, onları görünce,
kendimi daha bir güvende hissederdim,
Ayrıca mesela tarabyada,
Meydanın boğaz tarafında büyük bir ağaç vardı,
Sanki semti tutup, koruyormuş gibi, ben varım burada diyormuş gibi,
Her meydana inişimde ona bakar, kendimi daha bir güvende hissederdim,
Her karşılaştığımızda bana şefkatle tebessüm ediyormuş gibi gelirdi,
Yanından geçerken illa gövdesine dokunup tokalaşırdım,
Kendimce,
Ama şimdi öyle değil,
Ama şimdi öyle değil,
Ağaçları mutsuz, daha doğrusu huzursuz olduklarını görüyorum,
Yanılıyor olabilir miyim,
Bilemiyorum,
Kalbimin en derin yerinden gelen sesi dinliyorum,
İçimden gelenleri söylüyorum,
Ağaçlar, mutsuz, huzursuz,
Biraz tedirgin ve oldukça endişeliler,
Nedendir bilinebilir mi,
Nedendir bilinebilir mi,
Acaba kendileri için mi endişe ediyorlardır,
Kimbilir,
Belki de bizim için endişe ediyorlardır,
Dünya, insanlar ile ağaçlar arasında, ağaçlara, kökleri kadar daha yakınmış,
Dünya, insanlar ile ağaçlar arasında, ağaçlara, kökleri kadar daha yakınmış,
Ayrıca, dünya ile ağaçlar arasındaki birliktelik,
insanlar ile olan birlikteliğinden çok daha eski zamanlara dayanıyormuş,
Aralarında kadim bir dostluk varmış,
Dünya insanlar ile ağaçlar arasında tarafsız gözükse de, olası denge hesaplarında
yukarıdaki iki faktörü hep ağaçlar lehine dikkate alıyormuş,
Dünyanın, insanların alışa gelmiş sürekli aynı hataları yapmalarına müsade etmedigi de bilinen gerçeklerden,
Dünya kendi eko dengesini bugüne kadar nasıl ki korumuşsa, bundan sonrada kararlılıkla koruyacağı muhakkaktır,
Ve bu hususta insanlar arasında hiç bir ayrım gözetmediği de dünyanın teammüllerinden anlaşılmaktaymış,
Bu bilgiler nedense balıklar ile karıncaları hatırlattı,
Hikayeyi hemen hemen herkes bilir,
Yağmurlar yağınca sular yükseliyor,
Balıklar karıncaları yiyor,
Sular çekilince de karıncalar balıkları yiyor,
Nedense agaclar ile insanları,
Balıklar ile karıncalara benzetirim,
SULARIN YÜKSELMESİNDEN KORKUYORUM,
Sebebini de hiç bilmiyorum,
Çocukluğuma gidiyorum, hatırlayabildiğim en en küçüklüğüme gidiyorum,
Sular ile ilgili yaşadığım olumsuz hatıram bile yok,
Sele kapılmadım, boğulma tehlikesi geçirmedim,
Bir anım var, Ama,
Acaba korkumun sebebi olabilir mi,
Küçüklüğümde köyde düğün mü cenaze sonrası mıydı orasını tam hatırlayamıyorum,
Herkes toplanmış caminin yakınındaki bir evin misafir odasında yemek yiyorlardı,
Bizim köyde, hemen hemen her evin, kapısı ayrı, bir misafir odası vardı,
Evin en geniş en güzel döşenmiş yeri misafir odalarıydı,
Sadece misafir geldiği zaman kapısı açılırdı,
Misafir olmadığı zaman genellikle kilitli olurdu,
Neyse,
O gün kimileri içeride yemek yiyorlardı,
Kimileri de odanın kapısının önünde dışarıda duruyorlardı,
Ben de aralarındaydım,
Derken birden yağmur yağmaya başladı,
Bazı kimseler evlerine gitti,
Beni de ıslanmayayım diye içeri aldılar,
'Islanma yağmur kessin gidersin' dediler,
İçeri girdim bir kaç sofra kurulmuş insanlar oturmuş yemek yiyorlardı,
Sofraya buyur ettiler,
Yok karnım tok filan dediysem de,
Dinlemediler, araya zorla sıkıştırdılar,
Çeşit çeşit yemeklerden yedim,
Az bir zaman sonra yağmurun kestiğini söylediler,
Dışarı çıktım eve doğru yürümeye başladım,
Biraz daha yukarı yürüyünce ne göreyim dersiniz,
Neşelendiğimiz ya da hüzünlendiğimiz de gözlerimiz yaşarır ya,
O misal akan bizim dere,
sanki azmıştı,
Kimi yerlerde evlerin taa duvarlarına kadar yükselmiş,
Ne var, ne yok, her şeyi alıp götürüyor,
Hiç kimsenin üzerinden geçmesine izin vermiyor,
Kimseyi yanına bile yaklaştırmıyor,
Herkes çaresiz, sadece öylesine uzaktan seyrediyor,
Herkes gibi akan sele bakıyordum öylesine,
Karşı taraftan annem bağırıyor fakat sesini duyamıyordum,
İşaretlerinden 'uzak dur, yaklaşma' dediğini anlayabiliyordum,
Bizim dereye ne olmuştu,
Bir derenin yukarı tarafına, selin gelişine,
Bir de derenin aşağı tarafına, selin gidişine bakıyordum,
Suların ilk defa kanatlanabildiğine de o an şahit olmuştum,
Yanıma gelip, omuzumu tutan ezemi bile fark edememiştim,
Bir süre sonra, derenin öfkesi dinmişti,
Ardında da oldukça derin izler bırakmıştı,
O gün sulara hiç kimsenin güç yetiremeyeceğini,
İnsanların sular karşısında çaresizliklerini de görmüştüm,
Sular sebepsiz mi yükselir,
Hayır,
SULAR SEBEPSİZ YÜKSELMEZ
.................
Dünyanın her hangi bir yerinde ki bir masumun göz yaşları hepimizi boğmasın,
Yer gök o masumla beraber ağlar,
Bilebilir miyiz,
devam edecek..