10 Şubat 2011 Perşembe

HERKES AĞAÇ DİKEBİLSİN

yer gök ağlamasın...

Arkadaşımla beraber yolun kenarından kaldırımların üzerinde kolkola konuşarak yürüyorduk.. bir süre sonra peş peşe bir kaç çam ağacına rastlayınca duraksadık,
arkadaşıma; 
- ''ne güzel ağaçlar dikenlerden allah razı olsun ne güzel düşünmüşler ağaçlar yolun bu kısmına ayrı bir güzellik katmış değil mi keşke yol boyunca bu ağaçlardan dikilmiş olsaydı'' dedim.
arkadaşım semtin yerlisi idi döndü, yüzüme baktı, yüz ifadesi birazda değişmişti, 
- ''ne dikmesi metiin, buralar hep bu ağaçlar ile doluydu, bunlar kesile kesile kalanlardan!'' dedi. bu defa benim yüz ifadem değişmişti sadece 'yazık!' diyebilmiştim..

aradan bir kaç gün geçmişti ki yine aynı semtte hemen gözümün önünde yandaki resimde görülen ağaçlar kesilmişti. güzelim ağaçlar bir anda yok olmuşlardı. muhtemelen bunlarda kalan son ağaçlardandı..ağaçlar kesilince sokak sanki çırıl çıplak kalmıştı..malum sebeplerden dolayı ağaçlar kesilmişti, arsaya bina yapılacaktı, binalar bizim için gereksinim, ağaçlar kesilmesi gerekiyorsa elbette kesilebilirdi, ancak katledilmeleri gerekmez değil mi? gerçekten yapılacak bina için hepsinin kesilmesi mi gerekiyordu!? bu konuda gerekli hassasiyet gösterilmiş miydi bilemiyorum... 
çalışan belediyenin bir işçisi resimdeki elinde testere olan kişi en masum olanımız.. 
ağaçların kesilmesine herşeye rağmen hadi hadi tamam, bina yapılmasına da eyvallah ancak aynı semtte binaların içlerinin boş yapılması da nedir?!!

espri olsun diye tanıdıklarıma, 'herhalde ağaç sevgisinden olacak ki kesilen ağaçları, binaların içerisine dikecekler, onun için binaların içini boş bırakıyorlar' diyorum!.
fakat çalma kılıf işi kabul edilebilir değil?!. 
üstelik yapılan işi herkes biliyor, hem de çok iyi biliyor!! 

istanbul orman müdürlüğünün ağaç dikimi için tesbit ettiği araziyi görmek için arnavutköye doğru giderken özellikle otabandan ayrıldıktan sonra, durum içler acısı, sıkışık sıkışık binalar, bir tane bile ağaç yok, daracık daracık sokaklar, nefes almaya imkan yok, bu ortamda yaşamaya çalışan insanlar!.
yaşlıları çocukları bebeleri göz önüne alınca, yol boyunca..
'YERLEŞİM İÇİN YERİMİZ Mİ YOK YOKSA BEYNİMİZ Mİ'?!
diye, düşünmekten de kendimi alamadım..  

arnavutköy fenertepe şefliğinde ormancı yaşar abi bizi pek güzel bir şekilde karşıladı, çaylarımızı içtik ve tahsis edilen araziyi görmeye gittik yol boyuncada ağaçlar ormanlar ve bölge ile ilgili sohbetler ettik.
kimi neyi suçlayacaksın hastalık her yerde aynı, herkesin ağaç dikebilmesi tedavinin başlangıcı belki olabilir..
aşağıda fotoğrafları çekilen arazi istanbul arnavutköyde ağaçlandırılmaya hazır bekliyor..
çam ve akasya türü ağaçların dikimine elverişli arazi eskiden ormanmış, kum ocağı olarak kullanılmış şu anda resimlerde görüldüğü gibi..işletme sahipleri tarafından tekrar neden ağaçlandırılmadı ayrı bir soru fakat hep suçlu arayarak veya birilerini suçlayarak nereye kadar 'tencere dibin kara senin ki benden kara'..
anlayışları da değiştirebiliriz, mesela ağaç dikerek..
hepimiz ağaç dikebiliriz..nerede olursak olalım..
kendi arazimiz ya da kendi köyümüz kasabamız şehrimiz ülkemiz olması gerekmiyor..di mi?
dünya hepimizin!!
felaketler geldiği zaman siyasi sınırlara bakmaz!
küresel ısınma etkilerini gösterdiği zaman hangi ülke bana dokunmaz diyebilir?!
bana bir şey olmaz diyebilir?!
sorular içerisinde sorular..yangın içerisinde yangın gibi..
hepimiz bu araziyi ağaçlandırabiliriz..tekrar orman olsun...herşeyi yok ederek ve tüketerek nereye kadar..değil mi? yol boyunca okuldan arkadaşım ile yaptığımız sohbetlerde zamanında bu alanların orman olduğu o günün anlayışıyla ağaca yakacak odun ve kereste gözü ile bakıldığını, zaman zamanda görselliğinin dikkate alındığını, mesleğimiz icabı enerji kaynaklarının yeterince bilinmediğini o gününün şartlarında insanların baltalara sarıldığı orman ve ağaçlara güç yetirebildiğini hatta baltadan ziyade baltaya sap olmanın veciz ifadeler bulduğunu vs. konuştuk konuştuk konuştuk.. mevcut bilimsel gelişmelerin ışığında ağacın sadece odun, kereste olmadığını, görsel güzelliğinin dışında, hayat kaynağı olduğunu soluduğumuz havanın temin edilmesinde, filitre edilip temizlenmesinde, iklimlerin düzenlenmesinde, toprağın korunmasında, canlı hayatın korunmasında, küresel ısınmanın önlenmesinde..vs en önemli görevleri üstlendiğini  öğrenmiş bulunuyoruz!..bunları artık dinsel veya ezberletilmiş öğretilerin haricinde hepimiz biliyoruz!! hiçbir şey bilmesek bile ağaçların faydaları nedir? diye google sorduğumuzda sağ olsun hepsini anlatıyor!!!..

insanlık, yıllarca bilinçsizce yer yüzündeki en önemli hayat kaynağımızı tüketti!..geçmişten gelen çok önemli, acilen kapanması gereken büyük bir açık var, dikilmesi gereken ağaç miktarı  olarak!!. bundan daha da önemli kapatılması gereken bir uçurum var keyfiyyet olarak!!. sadece ülkemiz için dikilmesi gereken ağaç miktarı yıllık yaklaşık 3 milyar adettir. 15 yıl süresince her yıl bu kadar ağaç dikebilirsek ülkemiz için, yok ettiğimiz ormanları yerine koyabiliyoruz!!! bugün ülkemizin hedefi resmi beyanlar 2011 yılı için 500 milyon adettir!..sadece ülkemize dikilmesinin yeterli olmadığı gerçeğinide unutmayalım, dünyanın her yerine ağaç dikilebilmeli!!..yinede dünya ortalaması türkiyenin çok üzerinde!! oysa ülkemizin coğrafi konumuda dikkate alınırsa, tam tersi olabilmeliydi!!.
keyfiyyette durum tam bir felaket!
yıllarca baltalar elimizde naraları ile bir baltaya sap olmak için eğitilen bizler! fidan dikerek yeni nesilleri nasıl yetiştirebileceğiz?!.
zor ve meşakkatli olanı belkide budur!.
atılan bir tohumun 'işte bu ağaçtır' diyebilmemiz için geçmesi gereken süreyi göz önüne alabilirsek bu konuda ne kadar hızlı hareket etmemiz gerektiğini hepimiz çok iyi anlayabiliriz!
hayat değişiyor.. anlayışlar değişiyor.. biz istesekte değişiyor istemesekte!
değişsin değişsin hızla değişsin ki!..
herkes ağaç dikebilsin, dünyamız güzel olsun, dünya hepimizin!
sevgiyle, inşaallah:)

not:geçtiğimiz aylar içerisinde yukarıdaki fotoğrafta görülen ormanlık alanların tamamı ağaçlandırılmıştır..
fıstık çamları akasyalar!! maşaallah!
emeği geçen herkeslere binlerce teşekkürler:)))

3 yorum:

sevgidünyası dedi ki...

merhaba ben bu alana her twittaşın ağaç dikerek twitter ormanı oluşturacağına inanıyorum.Ben kendi yaşam ağacımı dikmek istiyorum...

OrhanGunesh dedi ki...

''Kıyametin koptuğunu görseniz dahi elinizde ki fidanı dikin..'' Hz. Muhammed (SAV)

umarım muvaffak olursunuz..

Ayşin Oya Bekbay dedi ki...

bizim evde şu an tam 6 adet meşepalamudu fidesi yetişiyor ve onları yakında dikeceğiz ne mutlu bize.. bir sonraki projemiz o zaman fenertepe olsun :D